0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1228
Okunma
gecenin sağırlaştıran sessizliği dokunuyor kulaklarıma,
odamın ışığıyla tavana dikiliyor gözlerim,
uykusuzluğumun güneşi oluyor...
kapının gıcırtısı da farklı melodilerle gıcırdamaya devam ederken,
yoldan geçen arabaların anlık motor sesleri
anlık hayallerimi götürüyor çıkmaz sokaklara...
sobanın sönüklüğü üşütüyor,
takvim yapraklarını koparınca da zaman geçmiyor
hâlâ gece...
hâlâ karanlık...
cırcır böceklerinin uğultusuzluğu,
simit satan çocukların işine geliyor...
gevrek! diye bağırırken zorlanmıyorlar.
oysa ben susarken zorlanıyorum...
sessizliğin dilinden anlayan ben
çenesi düşük susuşların prangalarını kıramıyorum..
yıldızları gözlerimle gökyüzüne çivilerken
ellerime vuruyorum...
ellerim boşlukta kanla karışık kırmızılığını arıyor...
başımı koyduğum yastık
intihar düşünceleri beynime enjekte ederken
esniyorum...
içimdeki çocuğun masalı mutlu bitmediğinden
anlatamıyorum...
saçımı başımı yolarak geçen saatlerin ardından,
şişmiş gözlerimin bulanıklığını siliyorum.
gözaltlarımı mora boyuyor gece.
beğenmediğim renk cümbüşleri,
üşüyen bedenin kefen beyazlığıyla son buluyor.
saat gecenin bilmem kaçı olmuş,
hâlâ uyuyamıyorum...
ve gece mi karanlık yoksa yalnızlığım mı?
hâlâ anlamıyorum...
Ahmet Kastancı