20
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1853
Okunma

Kayığına eş bir karanlık görüyorum
Nerde dinginleşti serin sular
Ve mevsim rüzgarları ne zaman uzakta estiler
Bizi götüren dev dalgalardı
Nasıl küçüldü boyutları
Son iklim nasıl da değişti
Hepsi karasallığa uğradı
Boyardık kenti her renge
Ama hiçbiri sonbahar vurgunu kadar yakışmadı tenine
Sevmezdik Eylül ü
Bu yüzden Ekim de başlatırdık gazel yağmurunu
Öperdik,
Hiç durmadan kahverenginin üzerine düşen çiğ tanelerini
Ellerimiz onlar kadar temizdi sanki
İncitmezdi tuttuğumuz kırılgan dalları
Şimdi yağsa beyaz yüzlü kar örter mi kırılan yanlarımızı
Alıştık ve kaybettik
Yaşlandık
Yüzümüz kırıştı
Titreyen yapraklar değil
Dalları tutan ellerimiz
Renkleri değiştirmeye bile güçleri kalmadı
Çiğ tanelerini görmüyorum artık hiç rastlanmadı
Teninin rengini düşlüyorum
Neye boyadı acaba seni göklerin kızgın hali
Kızıl mı dersin
Bir o yakışırdı zaten bozguna uğramış sonbahara
Bir de tutup zorla oluşturduğumuz
Sarıya yakın kahve renkleriydi galiba