bizim oralara yağmur ne zaman düşer bilirmisin
gök gürültüsü duyulur çok uzaklardan
ama bir damla yağmur düşmez
herkes aynı zaman birimini kullanır / sende bilirsin
o zaman denilen yoklukta / yolculukta / kaybolabilirsin
var olabilirmisin ?


eğerki aşk / ateş olursa yüreğinde
dokunursan yanmayabilirmisin ?


ve gök delindi sanki / işte ozaman
günlerce bardaktan boşanır gibi yağmur yağdı
biz daha ağlamayı hiç bilmiyorduk / gülmeyide


ne doğum elimizde / ne de ölüm tutulan
ne de yarının meçhul sabahlarını / var mı bilip uyanan
burada biz terkedilmişmiydik
cüzzi irademize ? biz de yenilmişmiydik en baştan
orada kendimize


tek başımıza ölüyoruz her gün
biz birlikte yaşayamadığımız gibi / birlikte de ölmüyoruz ki
dokunsa bile tufan
burada ebedi olarak / ne avutan kalıyor sonunda ne de avutuılan
en mahrem tarafına gizliyor yalanı insan
ya da sanılan


kimler çalıyor hayalerimizi sahip
suçlu kim
kimler kahrediyorki bizi böyle ?


söyle bize / bilip bilmediğimize
şöyle bir fincan kahvenin hatırına bir sabah doğmalıyız
ölümsüz olmalıyız ama neyle ?


ne geceler karanlıktır aslında ne gündüzler aydınlık
renkler hafızalarda durur / biz nerede yanıldık ?
yüzler hep tanıdık / dost düşman hep tanıdık
anladık ya da anlamadık / ömürümüz hep beyhude


sanki
alimin mürekkebi bitmiş
zalim in cin top oynar
şu dünya bir kazandır / ne koyulmuş o kaynar
fay denilen bahane yeryüzü ondan oynar.