21
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
2293
Okunma
nereye indireceğiz artık gökyüzünden
bulutlarda eriyen uçamayan kuşları!
yoksul bir çocukluktan yapmıştık kanatlarını
düşsel oyunlardan,yan yana dizilen taşlardan
kavak değneklerinden kılıçlarla ,yeryüzünde
tükürmeden gözyaşına ,küçük küçük ellerle
bir değirmenden havalanırdı kuşlar,mısır kümelerinden
güneşli kirazlardan ,saydam erikten;dimdik
orduydu ayaklarımız çıtırdayan dalda
ninelerimizin türküsü devinirdi dilimizde
bir yerde durmazdı uçmak,uçmak,uçmak!
havalanırdı gülümsemek .. duvarı
kuruyorduk yine de kendi yalnızlığımızı
uçulamayacak yer minderinde seyrediyorlardı
tavan arası kuş gözü pencereden
ve ay dönüyordu sırtını ışıklı hanelere
heey kuş !soruyorum :
uçtuğun gökte misin?
indiğin yerde...mi_sin? nerde soluyorsun ismimi?
bütün nineler öldü ,kemik dedeler
işte görüntü dünya ,pamuk ipliği,has ses
işte sus pus kanatları düşürdüler ofları
yıkıldı duvarlar ve..özgürlük hapiste !..
19 2 1997