17
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1520
Okunma

Derler ki, bu ne hüzün? Hep mahzun yaşıyorsun
Bohça bohça dertleri sırtında taşıyorsun
Bilmezler ki yaşarım mevsimlerin güzünde
Gecem, gündüzüm yokuş; olamadım düzünde
Derler ki, meşakkatle dağ tepe aşıyorsun
Aradığını bulup mutluluk ışıyorsun
Bilmezler ki sorarım doğduğum günden beri
Ervahımda olanı, hedefim hep ileri
Derler ki, ne zamandır, hüzzamdan çalıyorsun
Neva yok mu bestende hicrana dalıyorsun
Bilmezler ki doğuştan yaram var ağlıyorum
Dert içinde derdim var, karalar bağlıyorum
Derler ki, çok yakında varıp da otağına
Ereceksin vuslata girip yâr yatağına
Bilmezler ki sevdiğim düştü zulmet ağına,
Bülbüller terk eyledi baykuş kondu bağına
Şimdi bana soranlar, bilsinler ne haldeyim
Bir bilinmez içinde çıkışsız mahaldeyim
Mecnun’un sürüldüğü kavurucu çöldeyim
Bazen de gülistanda al bir gonca güldeyim
Geçip giderken zaman uzak yaban eldeyim
Şatafatlı il değil küçücük bir beldeyim
Derler ki, istikbalde gizlidir nice anlar
Hiç yaşamadım saysın sevgisiz yaşayanlar.
Bilmezler ki sağırım, hem körüm hem de lâlım
Dolunayı bekleyen yeni doğan hilâlim
Güneri Yıldız (Elazığ, 08.09.2010)
.
5.0
100% (16)