4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
869
Okunma

Güneş gene indi kalenin burçlarına
Parıltılar düştü dalların uçlarına
Hüzünlü bir kadın gibi durgunca deniz
Ufuklara kızıllıklar düşmedi henüz
Bir kuş uçtu açıklara kaleden
Bir gemi ayrıldı sessizce iskeleden
İkisi de uzaklarda silindiler soldular
Kızıllaşan ufukta kayboldular
Kızgın güneş öptü suyu orta yerinden
Altın renge koştu mavi sular serinden
Yanıyordu sanki deniz,alevinden ışığın
Tutuşturdu yüreğini kim bilir kaç aşığın
Yavaş yavaş gökyüzünün rengi morardı
Kurşun rengi oldu deniz,sonra karardı
Ilık ılık bir rüzgar okşadı usulca tenimi
Tatlı bir ürperti kapladı her bir yanımı
Ay ışığı vurdu birden suyun yüzüne
Dalgaların sesi döndü şarkı sözüne
Sihirli bir müzik çalıyordu sanki durmadan
Sonsuz bir ritimle sürdü ara vermeden
Fırtınaya dönüştü gittikçe rüzgarın sesi
Bedenimi kamçılıyor soğuk nefesi
Kudurdular dev dalgalar sanki kudurdular
Yalçın kayalara çarpıp durdular
Köpük köpük karıştılar geceye
Katılıp renk verdiler yaşam denen bilmeceye
Artık kızgın rüzgar,hırçın deniz ve ben varım
Bir düşündüm neler kaldı geride yarım
Pişman mıydım yaşantımın hiçbir anından
Bin bir anı gelip geçti gözlerimin önünden
Sevinçlerim,acılarım,korkularım,yaşanmamış sevdalarım
Üstünkörü yaptıklarım ve hiç yapamadıklarım
Ne istedim alamadım
Ne aradım bulamadım
Hem doğayı hem gönlümü dinledim
Düşündükçe bir gerçeği anladım
Ben var isem ışık da çok ses de çok
Ben yok isem şu dünyada hiçbir şey yok
Giden için her şey sona eriyor
Yaşayana her şey burda duruyor
Mutlusundur isteklerin olduysa
Mutsuzsundur aklında çok şey kaldıysa
Hava artık ağırlaştı dayanılmaz biçimde
Anlatılmaz sıkıntılar depreştiler içimde
Sakinleşti hırçın deniz gece yarısı
Oynaştılar suda ışıkların sarısı
Alacaklı oldu artık zaman yarından
Bir gün daha uçtu ömrümün baharından