8
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1593
Okunma
devingen sarnıç gibi
sarmak istesem ellerimi
azotu bol keskin bir bıçak acısı
ansızın çöken akşam
kurnası kesilmiş hayatın damarları ah ile bezeli
bir vaktin Karun pınarları
şimdi körebe sobeler gibi...
daralıyor giderek varlığını gezdirdiğim aklım
asılsız sonelerle düşüyor gardı
sabote yanı halli paskaralar yüzüyor içimde
kıskanç şeytanların adı okunuyor
bir iniyor bir çıkıyor dev/asa ritmi
sırtımda garip bir üşümenin yangın iklimi
’seni kimler aldı’ diye başlayan ezgiler
kaybın zararı ikiyle çarpılır diye uzun adımlarla yürütüyor beni!
telafisi uzun zamana tabii
nicedir gamzelerden kızaklanmamış buğusu
varlıkla çalkalanan dumur hali
yağmura değer gibi çisil çisil bohem taneleri
içi boş yalancı mantılar gibi sesim
kendimi aşmakta zorlandıkça her günüm pazartesi
neredeyse nebuladan ırak aşk ekseni
garlar gibi kalabalık gardroplar
binlerce an’a asılmış askı izleri
humma gibi titrer sükûnet
bu kelepir çıplaklık fısıldarken bir tek seni...
kalpazan uykular uğrak yeri
bozbulanık rüyalar kısa etekli
eşikten çıkınca muğlak vakitlerin ertesinde
her düşüşünde kimliksiz saç sakal önüme
içinden içine pulsuz bir gönderi yine
arzdadır yine , sûfi yangın sayhaları ricadın merkezine
bir gitme icadın var ki; alışkanlık ötesi
ne illet inatlı bir yansımadır bu dikayak
ne dikiş tutar ne de pansuman, izleri!
haylidir çulsuz bandıralar
nicedir garezi çaputa bağlanmış götürü hayat
havadan sudan medet ummak eksenli
bir rüzgâr uğultusuyla yayılıyor çığlık çığlık siren
uzun saçlı ince giyimli ve zerafetten eksik
hayalin nice ummanlara gebedir bilsen
ne söylemler kesiyor ne de falçata sesini
var kayıtlarında yoksun yine
bir tren daha gitti!
kahretsin!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (13)