6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1421
Okunma

gözlerin yaz bulutu arasından yansıyıp
billurlaşan asuman sanki
göğsüme kurduğum mizanda ağırlaşan nazarımla
başım yukarda tartıyorum tarifsiz güzeliğini
geçmişin bedenimde buraktığı derin yaralar
kimin umrunda
parmaklarım safir taraklar gibi
yavaşça gezinse biraz
altın saçlarında
yorgundum büyük aşkım
uzun rüyadan uyandım bir sabah
başka bir gülümseyişle selama durdum gündüze
tüm kaldırımlarda akşamdan kalma yıldız izleri
dingin resimlerim süslüyor şehrin duvarlarını sanki
gökkuşağı değiyor gölgeme
sen en büyük gerçeğim misin şimdi
kandimi inandıramıyorum kendime
aslında yeminler bile
öyle yavan bir hüzün kalkanı ki
ucuz hikâyelerin hafifiğinde
kalbine göç masalları da kurmak istemem
isterim ki sadece ben olayım sana yenilen
ben ki
iki cihanın sevda dilinde
mutlu biten şiirleri beslerim yürek çeperinde
her saat başı bağışlanıp arındığımı görmek
her bakışta kanıma ekmek doğrayan
boğulduğum okyanus gözlerinde
ey benim küflü düşlerimin serin güneşi
boynunda büyüyen çiğdemleri
içimde ki taze bahara bandır
ve
nefesinle yelkenlenen
incelmiş kanatlarıma dokun
zamanı bensizliğe kurma ne olur
umudum aşk’a barışı taşıyor biliyorsun
dünyamı kuşatan efsunun mavisinde
kırkdört şubat büyüttüm;yeter
artık
yalnızlıklar üşümesin içimde
5.0
100% (11)