4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1235
Okunma

Demir kelepçeleri,
Demir pırangaları,
Demir ranzaları vardı.
Demir megafonları
Demir çene bağırır,
Demir çehrelerinden
Mazlum kanı damlardı...
Kurşun askerleri
Demir postallarla yürür,
Düşünürleri
Demir teleskoplarla görür,
Köpekleri bile
Delikli demirce ürürdü.
Yalancı cennette parlatılmış
Demir aynaları,
Baktıkça yüzümüze
Pas tükürürdü...
Demir perdeleri,
Demir çekiçleri,
Demir orakları
Ve hep kendilerine yontan
Demir keserleri vardı...
Enenmiş beyinlerine
Demir tarakları tımardı...
Şair geçineni
Makineleşmek ister,
Demirle yatar,
Demirle kalkar,
Ölen demir başlara
Demirsi yas tutardı...
Türk soylu halklar
Ve özgür düşünenler için,
Bir meçhule döşedikleri
Demir raylarının üstünde,
Ecel sürgülü demir vagonları
Cirit atardı...
Ne olduysa bir gün,
Demir ocağını duman aldı.
Önce keser döndü hışımla
Aslım FE dedi,
Sonra çekiç
Sonra orak...
Yine de sapları,
Demir türevlerinin
Sultasında kaldı.
Tarih bu ya,
Meselenin püf yerinde tekliyor;
Anlarsınız,
Al demir ver külah
Ve galiba hesap,
Sapların da
Dönmesini bekliyor.
FE-SÜPHAN-ALLAH ...
5.0
100% (4)