0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1729
Okunma

Şiirlerimi som ruhların irdelediği
Bir zaman tünelindeyim...
Başlangıçtan günümüze dek ölmüşlerin,
Şu andan kıyamete değin doğacakların
Önünde, yazdıklarım, yazacaklarım,
Güz civcivleri gibi titreşiyor...
Ekim’in solgun öğle güneşinde
Gölgem ne kadar da kısa...
Omuzlarımda büyük bir ağırlık,
Yerin yedi kat dibine geçiyorum;
Düşüncem akkor;
Dilimi, kağıdı, kalemi
Ve benim sandığım her şeyi eritiyor.
Dünya’nın en derin,
En zayıf noktasında
Bir okyanusun karanlığına patlıyorum...
Karetta-karetta !..?
Yaşayan okurlardan hiç biri,
Duymuyor,
Bilmiyor,
İlglenmiyor...
Cızırtılar eşliğinde
Kendimi katlıyorum.
Karetta-karetta !..
Oldu olacak,
Kırılsın nacak deyip,
Su altı mercan çarşısında
Sini kaplumbağası bir Sahafın
El yazmaları rafına atlıyorum.
Karetta-karetta !
Burası o kadar loş ki,
Artık bir gölgem bile yok...
Beyaz balinalı
Dalgıç ecem de nerede kaldı ?..
Meraktan çatlıyorum.
Kar-et-ta ka-ret-ta !