altı kibriitt...
dev bi gömüt başı bulut
cırlangıçlar çişe çise nar mevsimiymiş güz yüzlü bir kadının elindeymiş kan rengi yalnızlık çalmış kapısını baharın açan olmamış. yamamış ellerini çare diye yüzüne bir göz açmış parmak aralığından bir güvercin iki güvercin üç kumru konmuş cevizin kuytusuna ağlamış sebil çeşme demiş dereler çağıl çağıl ünlemiş denizler dalga dalga bu ne yoksul yalnızlıktır çıkmıyor sesim soyha hey dağlar sırtına ayça saplı hey dağlar yatın boran içinde. bi kucak kavradım kara toprağı bi kök söğüt ağladım salkım saçak tutuş tutuş yandım sular içinde hani de ak alnında rüzgar perçemli gök gözünde koca evren dilinde hep karınca dua dua sen olsan yıkılmazdım böyle deprem görmeylen atmazdım suslarımı sağır sokaklara yazmazdım duvar duvar insana insan ağır gelir tasası yele karşı çok eski bir yılkı bu var belki milyon yıl salaş meydanında sahibini arar huysuzlanır debelenir böbürlenir şah şah özler uysal uysal kimse bilmez hangi gülün renginde hangi gülden bal diye büyüdün yok yok boz topraklarda çok yaslama başını taşa yel vurur dilin tutulur. hani bir gün odun çekiyorduk dağdan tasa çekiyorduk kütük kütük az kaldı diyordun ha bitti ha bitecek soğuk terler düküyorduk yağmurla bir demiştin ki beş parmağın beşi bir ama biri garip elde biri gelincinik ondan sonra sevdim ben çok çok narin boynundan büyük gözle bakan kızılı incecik bi türkü söylüyor gece yüksek yüksek tepelere... |
oynadığım pırlangıç
yaz gününe cırlangıç
çığlıklaşan kırlangıç
en sevdiğimdi benim
sağlıcakla