0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1475
Okunma

ağzını .iklere dayayıp
nimetini emdiğin devrimlerin
.ötünden çıktığını söyledi
kırmızı jartiyerli kedin
pembe çocuklar hayatlarına buyur ettiler seni
içkilerini ve alkışlarını hizmetine verdiler
sevindin
bir kaçını sonra bir kaçını
ve bir kaçını daha
emdin sevinçten
sevinçten .ik tanrısı mitini buldun ama
yıpranmış oyuncaklar
dul kadınların göğsünde uyurken
aralarda
bir Selahattin Özdemir’ şarkısında,
ve ses
caddelere yürürken
talihsiz bir doğu tanrısı olduğunu itiraf ettin böcek askerlerine
üstelik yağmur yağmıyordu
nehirler coşmuyordu
arap kızı Ortadoğu’ya düşüp
demir ejderhalar kovalıyordu sana danışmadan
sana danışmadan bazı ciğerden piçler
’A’ takımı kuruyordu ki ah !
omuzlarında eroinman melekleriyle
Müslüm Baba giriyordu ilk on bire
sonra zavallı pederine iki elmas boynuz hediye eden
o jiletçi yuvasız kuşları Ferdi Tayfur’un
ve örme patikleri daraldığından beri
ceplerinde korkunç ’A’lar taşıyan çocuklar
o küçük, korkunç çocuklardan
yer kalmıyordu yedekte bile mitine
ve o kırmızı jartiyerli kedine ah
’’ah be prensim çok yaşa
çok yaşa kırmızı jartiyer’ diye
tam avutacakken seni pembe çocuklar
buğulanmış tuşlara ’Anne’ yazdın
sonra sildin bir ’A’ yalnız kalana dek
üstelik yağmur yağmıyordu
seller akmıyordu
hapçı bir sokak kedisi
kırmızı jartiyerli kedini çoğaltıyordu
sana danışmadan
ve dışarıda bütün zencileri İstanbul’un
azer bülbülden şarkı söylüyordu
’üzülmedim ki
üzülmedim ki’
not; AZER BÜLBÜL’ü dinleyin