Kıymet:,,Efendim bakın, aşağıda mâhîler!ˮ
,,Tür ve sayıda cidden gayr-i mütenâhîlerˮ

Soner yere çömelip seyretti balıkları
Semekleri sularda yaratmış Hâlıkları

Pertev saçıyorlardı, bu derûn-u deryâda
Türlü türlü renk vardı pullardaki ziyâda

Suda sanki bir lamba deryânın mâhîleri
Tabanı böyle yapmış dünyânın dâhileri

Rengârenk ışıklarla, boyanmıştı bu deniz
Zîrâ yüzen balıklar renkte çok esrârengiz

Kayanın yarıkları yuvadır mâhilere
Yunusların çığlığı, benzer ilâhilere

İskender Pala: ,,Soner sağ tarafa iyi bak!ˮ
,,Şu acâib balıklar, suda ne kadar parlakˮ

,,Kumlar altın sarısı; elmas gibi çakıllarˮ
,,Bu derûn-u deryâda, her şeb ışıl ışıllarˮ

Dev denizanaları suya düşmüş bir aydı
Cam koridorun altı yıldızlı bir semâydı

Kevkeb kadar parlaktı dipte âşikâr kumlar
Nûrefşân mâhîleri deryâda tâbdâr mumlar

Deryâdaki balıklar, yüzüyordu durmadan
Edemiyorlardı hiç, cam tavana vurmadan

Camdan duyuluyordu çığlığı yunusların
En masum mâhîleri, derin okyanusların

İskender de dalmıştı, deryâyı temâşaya
Bîhûş baka kalmıştı bu sanatsal şaşaya

,,Koridorun tavanı, sırçadırˮ dedi Nurcân
,,Kenarına çekilmiş zarif inci ve mercânˮ

,,Deryâdaki mâhîler tavanda bir makestirˮ
,,Yansıyan manzaralar güzellikte enfestirˮ

,,Ol mâhîler yüzüyor, gibidir cam tavandaˮ
,,Bitkiler rengârenktir bu deryây-ı revândaˮ

,,Tavanın cam sathında bir nakıştır nebatâtˮ
,,Onu kalemsiz çizmiş oraya hakkâk bizzâtˮ


Not: Burada kurmak istediğim hayalimdeki kütüphaneyi anlatıyorum.

Soner ÇAĞATAY (01:02) 14 Ağustos 2011 / Wuppertal / Almanya

Kelimeler:
gayr-i mütenâhî: sonsuz ve sınırsız
mâhî: balık
sırça: cam
kevkeb: yıldız
derûn-u deryâ: denizin içi
pertev: ışık
temâşa: seyretmek
bîhûş: baygın, aklı başından gitmiş
lüʼlü ve mercân: inci ve mercan
tâbdâr: ışık saçan ve parlak
makes: ynsıyan görüntü
deryây-ı revân: akan deniz
şaşa: ihtişam ve parlaklık

Şiirime güze sesi ve yüreğiyle musiki bir haz katan Gem_Selime teşekkür ediyorum.