2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
825
Okunma

kimi kırlangıçlar gökte
annesini ararken
bulutsu bir özlemle aşk
esrik kadınlar gibi
yalpalayarak geçti yanımdan
ve ölüm sarıyorken etrafını
ayrılanların şehrinde
yüreğimdeki emanetini
yağmura teslim ettim
şakaklarımda eskiyen
siyahını çirkin yüzlü
kocakarılara benzettiğim
ah şu ak sakallarım
yok mu bir cevahir
usturayı az altına vuracak
mor fistanlı gül beyazlar
eylül de gidiyor sizsiz
kuruyor mevsim
saatler kuruyorum
zamansız uyandırılışlara inat
hem gece benim hem gün
tavan arasında ipotekli
keçi inadımla ben
kiremitlere düşen damlalara
iki düz bir ters yalım yalabık
kafa tutarken baş ucumda zıp zıp
kirpiklerim zıplamaktalar
yorulmuyorum yolarken
hatta farkında bile değildim
bu geceye kadar
ıslanmasalar yine de
bilemezdim benim olduklarını
ikinci kadehten sonra
yayılan acılarımın hali şu
maverada dilsiz bir oğlancık
bu dünyada kelime aç’ı
sokaklar boş sokaklarda
aşk külrengi bir susta
tam manasıyla hayırsız
başımı çevirdiğimde tümü
kara kaplı bir defterden düşen
üstü çizili harfler kadar
alacalı bulacalı anılara teslim
çünkü eylül böyledir
gelir geçer hafıza çalar
5.0
100% (6)