3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1101
Okunma
Dudakları şaraba benzerdi;
Şaraba….
Ankara’da bir eylülde tanıdım onu.
Usulca sokuldu yanıma.
Dedi merhaba..
Dudakları şaraba benzerdi onun.
Kırmızıda karar kılmıştım hep.
Şarabı şişesinden ben içmeliydim ilk;
Onu tadan olmuş muydu acep .
Ankara’da tanıdım onu.
Mevsimlerden güz..
Aylardan ekim..
Uzun uzun baktı önce;
Sigaran var mı diye sokuldu nitekim..
Yalnızlığım var dedim,
Gülümsedim.
Böyle başladı işte.
Şarap yolunda yolculuğum
Dudaklarım süt kokuyordu
Ben körpecik çocuğum.
Babam yasak kılmıştı oysa
Limonatadan gayrısını.
İlk günahımsın dedim.
Pay ederim dedi yarısını.
Ettik te.
Aşkı pay ettik
Derdi pay ettik
İçtik karanlıkları ay;
İçtik sıkıntıları zay ettik.
Üzüm kokardı.
Hüzün kokardı dudakları.
Yokluğunda sızlardı yüreğim.
Güzün kokardı dudakları.
Kendimden kıskandığım
Aklım sıra mahzenlere koyduğum dudakları
İçmeye kıyamadığım
Koklayarak doyduğum dudakları.
Şaraba benzerdi evet.
Öptükçe çatlardı dudaklarım.
Öptükçe yanardı.
Kimi vakit
Kenarından kanardı.
Denizin tuzu;
Kezzabın gazabı vardı.
Anadolu’nun bağlarına giderdim öptükçe
Avanos olurdum,Ürgüp olurdum.
Öperdim menderese düşer,
Öperdim ,
Kendimi Bozcaada’da bulurdum
Karafsız içtiğim ,
Kadehsiz içtiğim dudakları.
Büfelerde bulamadığım şimdi;
Kendimden geçtiğim dudakları
Dudakları şaraba benzerdi;
Şaraba….
Ankara’da bir eylülde tanıdım onu.
Usulca sokuldu yanıma.
Dedi merhaba..