4
Yorum
0
Beğeni
4,8
Puan
1791
Okunma

Beyoğlu’ndayım
Işıklar, dükkânlar cıvıl, cıvıl
İnsanlar pırıl, pırıl giyinmiş
Başka bir ülkede gibiyim
Süresiz bir bayram yeri gibi
Siyah Afrikalılar var
Saat satıyor kimi, kimi de parfüm
Onlarında yüzleri gülüyor
Balık pazarına giriyorum
Kalabalıktan yürünmüyor
Kaldırımlar meyhane
Kafamda bin bir terane
Oturdum bir köşeye
Buz gibi bir bira içtim
Kendimi Paris’te düşündüm
Şu meşhur kafelerden birinde
Bende gülümsedim
Bir birayla Paris’e gittim geldim
Melanet rakıda dedim kendime
Beni hep yurt içi bırakıyor
Birden yağmur başladı
Herkes bir telaş kaçışıyor
Yağmurdan kaçılır mı dedim
Attım kendimi caddenin ortasına
Yürü babam tünele oradan Karaköy
Neden bilmem hep koyu gridir rengi
İstanbul kazan ben çelebi yürüyorum
İskelede balık kokusu hatırlatıyor
Ekmek arası kaç aşk tükettiğimi
Ve kendime kızıyorum
Vapura tek jetonluk bir yolcuyum
İyi ihtimal omzuma bir martının sıçması
Bir biletlik neden arıyorum kendime
Ya da sığıntı olabilmenin telaşı bu
Bilmek içimden gelmiyor susuyorum
Şehir beni kusuyor ben kendimi
Yağmur içime işliyor üşüyorum
Tüm tanıdıklarım bir küçük defterde
Kendimi telefon kulübesinde buluyorum
Gördüğüm tüm numaraları çeviriyorum
Uzun, uzun çalıyor zilin sesi
Evet diyorum benim, nasılsın
Susuyor önce iyiyim diyor, iyiyim
Benim diyorum, tanıdın mı beni
Biliyorum diyor, yine susuyor
Susma diyorum konuş, bir şey söyle
Üşüyorum diyor çok ıslandım
Biliyorum yağmur içine işledi
Bir şey yapmalısın, hasta olacaksın
Biliyorum diyor yine, üşüyorum
Eve gitmeliyim, ısıtmalıyım kendimi
Peki diyorum, kapat telefonu
Çıkıyorum kulübeden eve doğru
Ayaklarım bildiğim istikamette
Gülümsüyorum her zamanki gibi
İnsan hiç yanlış numarada yaşarmı
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)