11
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1471
Okunma

şiirle anlatmayacağım
öpe koklaya eski şarkıların yalnızlıklarını
incecik ürkeklikleri yazacağım
lirik kızın bakışları rutubetli bir çöl
kuş sesleri dallardan dökülüyor
Tanrılar bile asırlardır kurak
mevsim birden değişmez buralarda
acılar uzun yazlar gibidir
yokluğa uzanır yollar
insanlar içlerine sürgün
bunu en güzel göz çukurları anlatır
lirik kızı yaşlılığa çağırıyor zaman
annesinin elleriyle aynaları siliyor
dudağının kenarında suskun çıban
kesik kesik seğirirken
bir inançsızlığa bakıyor
dayan otu sürüp yüreğinin kıyılarına
kezzaplı gecelerin sıcağında büyüyor
çırpındıkça ihtiyarlamaktan korkuyor
lirik kız, sevdanın dayanıklı amazonu
dokunduğunda insanlığın karanlık gözbebeklerine
avuçlarında saklı güneş ne güzel yenilmişti
farkına varsaydın kadrajı düşük yüreklerin
içinde yürümezdin yoksul gecelerin
ellerin hep pamuk olurdu
tonlarca betonu gövdende sürümezdin
bak yine yalnızlık şarkısı söyleniyor egede
sarı kuşlarda evrenselmiş hiçlik
isimsiz bir şairin kitabında kalmış düşler
alıp başını gitmiş ten
belki hiç dönmeyecek
başıboş ezgilerle dalgalanıyor körfez
sevgiye muhtaç çocuğum
hayatın yanlış yerinden susuyorsun
gülüşündeki gülü kurutuyorsun
şimdiki geceyi incitmeden
yaklaş gençliğinin güneşine
sağındaki solundaki sırları salıversen
bir anda açıverir içinde gül
aşk dökülür ağzından
büyür yüreğin duldasına saklanmış masal
şiir konar üzerine
inanç kokar buram buram
şiirle anlatmayacağım
kapalı parantezleri kaldıracağım
galeyana getirip güvercinleri
orman ürküsü kirpiklere uçuracağım
çekip can eriği çiçeklerin kollarından
yaşamın şekerine bandıracağım...
5.0
100% (16)