6
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1274
Okunma

karanfil kokusu ince bir esinti
ayın gamzesinde minicik bir gülüş
her zamankinden parlak samanyolu
damarımda o tanıdık fırtına
az ötede hiç gitmediğim köy
ve kumda oynayan düşlerimle
bir şiirin son dizesini yazıyor ellerim
sabrımı dizginleyip, yüreğimin atışını sana ayarladım
yazınca gerçekleşecek yeni bir hayatmışsın gibi
özlemlerimden alıp, ilk gençliğin beyaz günlerine getirdim seni
güneşlere sardım ruhumu, ayaklarının dibine serdim
dudaklarımdan gidince dönülmeyecek yollara düşürdüm ismini
yelesinde cömert bir türküyle bir tay düşledim
şakaklarına akıttım ebruli tüm masalları
Çınar ağacımın yalnızlığı kadar masumdur aşk
sürahideki su kadar aydınlık
kapanmamış yara gibi hüzünlüdür
bir kendinden kopma anı yaşıyor nefesim
çağıl çağıl akan nehirlere kapılıyor şiirlerim
bir öykünün şaşırtıcı sonuna bakarmış gibi
gecenin dilsizliğinde gözlerim
gök katında bütünleşir belki üç harfim
sen uykudayken gecenin uykusu kaçmış serçesi oldum
kurşun gibi sevişmelerden ölümler tasarladım sana
çünkü bir hasreTin en yasak anındaydı yüreğim
gerçekler gibi bir yanıp bir sönüyor sokak lambası
hayallerimi kaybettiğim takvim arkaları upuzun sıralanıyor
kaldırımlara yığılıyor gölgem
köprü altı çocuklarının tinerleriyle uyuşuyor zaman
mavi bir düş gibi yaşama arzusu doldursada içimi
bozuk havaları düzeltemiyor ney sesi
karanfil kokusu ince bir esinti
ayın gamzesinde minicik bir gülüş
şarap şarap kokan yıldızlarla
içimin gizem çiçekleriyle
içimin taşlarıyla kayalarıyla
göğü yırtan bilinç dışı şarkılarımla
bir şiirin son dizesini yazıyor ellerim
5.0
100% (9)