Kaldırımın bir kenarında beklerken
Üç beş kuruşluk rızkını
Başı öne eğikti gözleri küskün bakışlı
Dilinde o bilinen söz mahcup bir sesle


Şu fakire bir sadaka…


Yürürken kaldırım üzerinden
Topuklarından ses çıkaran kaderinden emin insanların
Yargılayan bakışları yetmezmiş gibi
Birde sahtekâr dilencilerin
Hesabını verircesine
Rızasını istedi avuçlarına bırakılan sadakanın


…


B/öyle doğmadı ya anasından onunda vardı elbet
Anıları çocukluğundan
Gençliği umutları vardı yaşanmış ömründe
Her kez gibi onunda ulaşılabilir ulaşılmayan derin hayalleri
Hayatın bir yerinde tökezlemiş belli ki…


Önemli değildi zaten dilenme nedeni
Neden,, dilendiğiydi,, önemli olan


Aşkına karşılık bekleyen sevgili
Patronundan zam isteyen emekçi
Mağdur olmuş zorda kalan borçlu
Uzar gider yaşamın içinde bu liste


Bedenimiz değilse de ruhumuz dilenci…


Birileri bilmezken dünyada sayısını servetinin
Uzak kıtada açlıktan ölen bebeleri
Görmezden gelirse insanlık
Daha çok göreceğiz
Kaldırımda üç beş kuruşluk sadaka bekleyenleri


Gurursuz’ değildi çaresizliğinden, dilenci…




Serhat BİNGÖL Ereğli 15.09.2011