1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
689
Okunma
eski yıkık bir evim
merdivenlerime çıktığında korkma
ölüm taşımam içimde
bilirim
duvarlara asılmış örtüler
önünden kaçamıyorsak eğer
kefenimiz olamaz
gözyaşlarımızı onlara silelim
kırmızı işlemeli bir halı
önünde kanıyorum elbisem kırmızı
ikimiz bir olduk dünyaya karşı
ayaklarımla basamam
çünkü sen
ellerimde böcekler
ruhumu her gece kemirecek
içtiğim suyun arasında
yaşamayan
simsiyah ölüm
kurban ediliyoruz kırmızı
duvarlardan akıyoruz
toprağın yüreği bize aç
ölmekle dönen dünyadan
yapabiliyorsan kaç
camilerin boğucu kubbesi
altında yeşil yeşil uzuyoruz
inançlar dişlerimizi kirletti
ruhum maydanoz
elbiselerimiz upuzun
acı çektiğin kadar uzuyorlar
çocukların dilleri konuşur
sende elbisenin arasındaki
çocukluğunu unut
odalar dolusu koyun
nefesleri kadar yaşarlar
cenneti görmezler
insan denilen kadar
gerçekten sürgün
siyahken beyaza dönüş
sebepsizliğin kuvvetin
adımlarını sessiz at
ruhunun karası hala
kopkoyu ve derin
önümden kayıyor kadınlar
her biri vicdanın sözünde
dilim bırakamıyor onları
sonsuzluğu gördüm
her birisinin gözlerinde
seçmek kadar hür
ölmek kadar sevilmez
ruhumuzu şekillendirenler
ölümü yok edecek sonsuz
ömürler ömürler ömürler
5.0
100% (2)