3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1093
Okunma
oturduğum akıntının ortasında akşam
tüm anlamıyla soğuk bedenimi dinlendirdi
ölüme biriken mevsimlerde şehir yağmalandı
unutmadım göğsüme biriken parçaları bir pazar günü
gidişlerimin günahlarına sarhoş aşklar yürüdü
gülümseyen bahçeler...
avucumun içinde hareketsiz kaldı
yaralar
tarihin en büyük karanlığı ezberlediğim uçurum
dilimin altında
sessiz cinnetle yüklendim gözlerinize
ayak izlerime çoğaldı köklenen gelişleriniz
ruhumda gezdirdiğim uykularsınız kelimelerime çığlık eken
ve toz bulutları gibi ardımda
alaycı ve küstahsınız
beni zamanlara savuran fırtınada
tanıdık değil yüzleriniz
göçmen bir bulut gibi kalbimde konaklar
sonra düşersiniz ömrümden
sadece unutulmuş sesleriniz
siyah gözlerimi soluğunuza
doğuran
dalgaların yanıltısında
özgürlük adına soyundu bilmeceli ihtiraslarınız
ben gittim kelebeğin canı kadar
varabildiğim öetelere
bakışların derinliğinde eski bir fotoğrafım
oysa daha tuzaklarınız
saklı yanımda yarım
kiminiz kadın
kiminiz erkek
suçlu suçlu gölgelerime sıçradı
sahneleriniz
ve edepsiz bir boşlukta
delik deşik acılarla
sessizliğime uzandınız
nereye gitsem
hangi akşamlara sığınsam
kurşun gibi dizilişlerniz
ki,
ben her adımınızda saklambaç oynarken
sizi öldürmüştüm
siz beni neden öldürmediniz
5.0
100% (2)