13
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
2614
Okunma

Hangi vakit büyüdük
adımız belâ bir kavgaya yazılacak kadar, reşit miydik?
Dökülmez sırmaların eğil bir bak çocukluğuna
beni bir yana bırak,
kendi saçını şefkatle okşa
belki o zaman boyamazdın nefretinle
maviyi laciverde..
Siz/biz mi kalmış hitap edeceğimiz
"Artık düşman bile değiliz"...
...
Gargi’ye,
Seksen öncesiydi işte
Tarihini sorma çocuktuk en ufağından
Mahalle aralarında büyürken
Gazoz kapaklarından kuleler yapardık
Gamzelerimiz şefkat gererdi yoksulluğumuza
İkinci el eşyalarla kurulu dünyamızda
Yeşeren bakir duygularımızdı belki tek servetimiz
Ne çok eksiktik oyuncaklardan
Masumiyet örgülü saçlarımızda gezinirken meleklerin merhameti
Ömrümüze ağ atıyordu okyanus renkli masalların düşleri
Sen kaç kent uzağımdaydın
Tuzağına takıldığımda mahrumiyet denen pusunun
Bilirim sende tanırsın o duyguyu
Hem aynı kuşağın farklı kimlikli versiyonuyuz
Pembe ve mavi
Yani düş rengi ve umut
Şimdi onca acıları göm ve unut
Boyamadan rengini hüznün
Çek çıkar içinden maviyi
Büyüdükçe ya küçülür ya büyür hevesler
Düşüncelerin iki beden küçük bir gömlek gibi sıktığı anlar
Daralır ya göğüs kafesin bir sancı geçer içinden
Yaşlılığın emaresidir
Sen büyütenlerden ol yaşanmamışlığını
Şimdi koştur en haylaz yanlarını
Bak kuzeyde lodos varmış bu akşam
Birazdan... Yağmurlarla yıkanmadan şehir
Takıl bisikletinle peşine bulutların
Benim yerime de yarış onlarla kollarını iki yana açıp
Rüzgâr öpsün yanağından….
de_soulmate
* Yorum;Canan KORKMAZ’a teşekkürlerimle...