40
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1776
Okunma

şaşırmaya hazır et kendini herzaman
ateşle sınanacaksın bil ki!
ıstırabında boğulma
zararı hep sana
kimse aldırmayacak, sen aldırsan da!...
meselâ, uzak tütecek yakınındaki gül
bilmelisin ki, uzak kaldığın her şey değişir
senin yirmi yaşın gibi yorulur/ buruşur
namluya sürülen beton
devirmiştir çınarları
ne sokak kalmıştır
ne de o bahçeli, cumbalı ev
yüzler paravan arkası
her gördüğün sarıya alıştıracaksın gözünü
geçmiş/ mektubun hükmü
tiz sesinin kalmayan kuvveti
su kesilmiş, küçük kurbağalı derede…
unut ilkyazı
zaman dünertesi ân’ı
ayak uydurmaya çalışma geçmişe
ölüme direnilmez!
bilirsin ya sen de
sebil dağıttığın çocuk gülüşünü
bulamazsın arama
yıldızlardan dilek tutma
renk veremezsin
silik, ruhsuz bir kartpostala
kış habercisidir artık zaman
sessizliğine sarıl ve arın dününden
kuvvetince örsüne vur
ve yarını duyumsa olabildiğince
bozkır olabilirsin
ya da vaha
biraz gayretle
bir masal ülkesi yarat
çocukluğundaki gibi
pollyanna olmak lâzım
hayata tutunabilmen için
sığ toprakta da yetişir yeşil
ellerinden sal tohumu bağrına
ömrün şarkısında es zamanı değil
soluğunu meyana çalıştır…
geç kalmışlığın suç payı
hep sende değil
biraz da hayata yüksün
ama darılma!...
(“yandım yanacak kadar/alev saracak kadar/yağdır Mevlâm su…”)
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.