10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
931
Okunma
Aşka yakın bir söz söyle!
Dağıtmadan yüzünü, sesini titretmeden…
Okul avlularını doldurduğu saatte çocukların
Yaylım hüzün yayılırken sevgi
Kendisi olmaksızın ve
Bedestende değeri azaltılmış bir eşya gibi
Aşka yakın…
Hiç değilse!
Aşka yakın olsun;
“ Bir öndeyişin öndeyişi” gibi…
Balrengi otları anıştırsın, eylüle doğru iyi bi ezilen
Durduk yerde iyi bir şey çağrıştırma, ama kötü de olmasın
Sesini titretme! Kararlı olacaksan,
Hüzün virtüözü bir gramofon kadar ol!
Dolandırma sözü, yarı açık bir kapı aralığı baksın gözlerin
Kesici sözler arabul, etimde duyayım sesini
Bırak! Bir kez de yakın bir aldanışlık olsun
Anaforunun çektiği.
Söyle! Söyle!
Yakın olsun, bırak!
Yakın olsun, toparlarım ben…
Tozkoparan bir yerde etrafa dağılan şeyler gibi
Yitirmiş, bulamamış, aranan…
Son sözünü söyleyemeden ölmüşler gibi
Sırra kadem bastığı gibi, o ” hiç terk edemez” sanılanın
“Fırsat bilip, bir ayın bulut arkası karanlığını,
Bırakıp gitmiş hani bir ev eşyasını...”
Onu bari, hiç değilse…
Hadi!
Birincil değil, ikincil…
Sevi değilse de ona yakın…
Sevgi değil daha başka…
Gülümser bir hüzünleyse de, asla sevinçten değil…
Çiçekse elbet zehirli…
Ve bardaktan boşanır gibi mavi…
Kendi dalını kesen fıkrasını söyle,
Ben gidince…
…
…
Çat kapı çattı geldi işte!
Songusu ince gülümseyişin, şu…
Kaldı kâgir çizgiler, çok evvelden metruk
İnsan oturan şu yüzümüzde.
Bizimki;
İyi şarkı,
Kötü beste.
Söyle!
Aşka yakın olsun, n’olur…
Hiç değilse…
Fetih Doğru