23
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1823
Okunma

Bir düş görüyorum usta
Kimseye söyleyemiyorum
yargılamadan önce kulak ver bana
sadece senin kulağına fısıldayacağım
Bir karanlıkta yürüyorum
Ağaçlar kesiyor önümü
arkamda bıraktıklarım çekiştiriyor saçlarımı
Kızıl bir düş kesiyor gözlerimi
düş diyorlar cehennemin ta dibine düşüyorum
yedi katlı yerden çıkarıyorum bedenimi
kokuşmuş yüreğimi sarıyorum karanlığın gelinliğine
Dilime kelepçelenmiş bir isim
Ölüm çalıyor ıslığını yavaşça
Fısıldıyor gel artık zamanı
Azrail’in gözyaşları yıkıyor günahsız bedenleri
düğün kurmuş şeytanlar kendi cehennemlerinde
parmaklarımda nakşedilmiş ölüm
dudaklarımda havarilerin unuttuğu son şaraptan bir tat
yanan suları döktüler başımdan
kızılca kıyamet düşürüyorum etlerime
tohumunu yakıyorum günahkar düşlerin
Bir kılıç vızıltısı
Bozuyor gecenin mahremini
Sessizliğe gömülüyor sesler
Dilimi ısırıyordu kelimeler
içime kaçıyor nefesim
başlar düşüyor kan yağmuru arasında
kimliğini arıyor başsız bedenler cennetin kapısında
ibadet ediyor gözünden kaçmış gözyaşlarım
El hâk
Deyip düzüldü gideceği yolun arkasına
Mezarlardan fışkırıyor kurtlanmış gerçekler
bir ölünün yüzünden topluyorum geçmişi
kendi gerçeklerimin altında ezilip toprağa karışıyorum
dipsiz kuyulardan af çekip
dilime düşürüyorum
bir fırsat daha diye aklımı kaçırıyorum gizli köşelerime
bohçasında sakladığı içsel sesimi bırakıyorum sunaklara
siyah bir süt akacak ağız kenarlarından
silecek kanlı ellerin
riyakâr lığın çekirdeklerini döküyorum dişlerimin arasından
dur diyorum yar rab sığınıyorum sana deyip
kendi başımı kendim vuruyorum
kusuyorum yüreğimin içindeki dünyayı
yoksunluğumun arkasına sığınıyor aç kurtlar
iki incir yaprağına sakladığım hayatıma girip çıkan insan siluetleri
sök al bendeki aklımı
hadi usta çağır bildiğin tüm gizli cinayetlerimi
düşür dilinden parmaklarıma
harca beni bir hamlede
Beynimin mor kıvrımlarında hastalıklı bir düşünceyi öldürüyorum
eksiklerimle eksiliyorum
silkeliyor yalnızlık örümcekli zihnimi
bir yerlere yetişmek ister gibi soluk soluğaydı gözlerin, bakışların
ve bil ki yakında bende sana geliyorum dedi
güz yaprağında eskiyen güneşin ardından soldurdum denizleri
kusacak köpük köpük içindeki ölümü suratımıza
kasıklarından vurulan haksızlığın hakkını arıyorum
tek tek soruyor
ya hak diyorum
önce dilimi teslim ediyorum
sonra yüreğimi
didikliyor beni sorgu melekleri
saçlarıma taktığım papatyalara karalar bağlatıyorum
yüzüme düşen ışık kadar saydamlaşıyor tenim
kimliğimi bırakıp mum ışığında söndürüyorum hayatı
kaçak şiirlerimi mirasını
bir mezar taşına değişiyorum
Bir avuç kanlı toprağı doldurup ceplerime
çekiyorum üstüme lekelenmiş kefeni
şeytanlarla oturduğum pazarlıkta
yaradan sen döndür beni yeterki yolumdan
tüm sorgularına cevapsız kalmaya razıyım
terazinin kefesine akıl ve yürek
düşür şimdi birisini gözyaşına salmadan isteyerek
giy kızıl gelinliğini düş peşime dedi Azrail
doldur içinden akan irinleri içir şeytana
uluyan çakalların önünde soyun esareti
sana tapmayan seninle ölmemeli
5.0
100% (18)