4
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1607
Okunma

ah ! yıkılası umutlar
devrildiniz bir bir, artçı depremler sonrası
bak sevgili! nasıl kanıyor gözlerim
senden kalan son külleri nasıl da yıkıyor zaman
çırılçıplağım şimdi
kimsesizim bir köşeye fırlatılmış
yağmurlarda ıslanmış kedi ıslaklığında
dolaşıyorum terk edilmiş sokaklarda
üşüyorum...hem de çok
boşver nar gülüşlüm
üşütsün yüreğimi ayrılığın eşkin adımları
acıtsın suskunluğuna gömdüğün sevdamız
bırak şakaklarıma kar taneciklerini serpsin takvimler
yolsun saçlarımı hoyrat rüzgârlar
tek tek dökülsün inciler yuvarlayan kirpiklerim...
kırılsın artık!
seni yazmayacak kalemim
dağılsın anlamını yitiren sözcüklerim
“sen ve ben” kelimelerini unutacak dilim
kavrulsun cehennemin nârında...
......
yalnızım...
bir eylül akşamı kızıllığında sığ gülüşlerim
kuru yaprakların hışırtısında titreyen kanatlarım yorgun
uçamam sevgili...
ve ne kadar uzaksın
ne kadar yabancı bana...
hicran kokulu dudakların gül kokmuyor
her sabah resmini çizdiğim bulutlar yok
hayalimde kuşattığım “ bizim “ mavilerimizde
var git sevgili yoluna...
bil ki son selamımdır, bahçende büyüyen sarı çiçekli iğdelere...
.....
sakın “ unut “ deme bana
ruhum bedenimden yıkanıncaya
yarı aksak çarpan kalbim duruncaya kadar
asla! söz veremem sana...
“ unut” demeyeceğim sevgilim
zaten aylar öncesi bir güz vurgunuyla
çoktan terk etmiştin sen yağmur kokulu düşlerimizi...
22/08/11
firuzem