7
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1698
Okunma

en sivri dilli hançerle paraladım yüreğimi
yaralı ceylan misali devrildi s e v e n yanım
s e v i l e n yanımıysa...
sızlayan parmaklarıma emanet ettim
......
ah! acının gözleri öyle derinden bakma yüzüme
yavaş yavaş gelecek ölümün buzdan nefesi
titreyen mızrak gibi bataklığa saplanacak aciz ruhum
her çırpınışımda biraz daha gömüleceğim yoksunluğuma
hangi saklı kitabın yapraklarında unuttun beni Rabbim
içimi kemiren kurda, duçar-ı azap oldu yüreğim...
okyanusun ortasında kırık tekneyim
zamansızım ve de vakitsiz, sığınacağım şehirler limansız
kayboldum karanlığın derinliğinde
içimde yılgın martılar...
ölü bir balığın gözlerinde canlanırken hücrelerim
şimdi kayıtsız şartsız vursun beni dalgalar!
ah y âr !
sen suskunluğuna kelebek kanatları dikerken
kırıldı sabrın camdan nefesi...
kaybettin beni sonsuzluğun duvar diplerinde
sarılırken kollarım bir yabancıya
artık ruhsuz bir divaneyim
sızlarken kalbim...
kederle katmerlenen bedenim de kör yangınlar
külden devşirme mutlulukları içime çekiyorum
ya sen, mutlu musun uzaklarda
rahat mısın gül kokulu döşeklerde...
sevmek ne kadar güzelse
sevmeden sevilmek o kadar acı
mutluyken gözlerinde bir yabancı
ölümün eteklerinde sürüklenen bedenine aşk şarkıları fısıldamak
ne berbat ötesi duygu...
kan ağlarken için, gülümsemek y a l a n d a n
ne kadar komik...
belki de en büyük erdem
kendi mutsuzluğunda, başka birini mutlu kılmak
ya da çaresizliğine söz geçirememenin ezikliği...
tek umudum sizsiniz allı turnalar
tutun kanatlarımdan, alıp götürün cansız bedenimi
dağların yamacından usulca bırakın boşluğun rehâvetine
toz buluta karıştığında, rüzgâr yıkar mı çürüyen bedenimi...
firuzem
11/06/2009