9
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1876
Okunma

ekin tarlalarını biçtim yüzümün soykırımlarına
kanlı bir akşamın gözünden düşüyorum
uğursuz gecelere...
......
k e n d i m i ö l d ü r d ü m s e v g i l i umursamaz dudağında
tüm mevsimler yanık baharın is kokusunda
attığım her adımın bin yıl gerisinde kapkara siluetin
iz sürme bulamayacaksın, aşkın damla gözyaşını...
hiçbir rüzgârın esintisine kokum karışmayacak
çelikten kafesleri aşıp dokunamayacaksın ruhuma
s e n i ö l d ü r d ü m s e v g il i, alnımın şafağından yaralı kuş gibi düştün
gömüldün şehrin kalabalık sokağının kaldırımlarına
gelip geçenlerin adımlarında silindi izlerin
yoksun artık tanıdığım “resim” değil yüzün
izmarit kokularında boğuldu, sevdiğim “ can” nefesin
ayrıldı bak, göğüs kafeslerimiz...
geriye çengelli bir iğneden kalan yırtık izleri
gör! kan kokuyor nefesim...
..........
uzun yol şarkılarına bıraktım hüznümü
arabesk acıların küllerinde savrulan notalar gibi kanamalı yüreğim
zaman hangi durağında indirecek beni
ah! bilmiyorum...
kim susturacak kırlangıç çığlığımı
nasıl bir el okşayacak başak sarısı saçlarımı
hangi aşk gülümsetecek bal rengi gözlerimi
içimde çoğalan yalnızlığın sesini kim beleyecek sevgisiyle
.......
sen sırça sarayında gülümserken
mah sultanınla mesut bahtiyar...
bense ihanetin çarkında gıcır gıcır gıcırdayan
en paslı dişliyim…
olmayacak artık
gözü pek bir celladın eline sundum
ö l ü m fermanımızı…
“biz” diye bir şey yok sevgili
artık bembeyaz sunaklara sıçrayan iki kara lekeyiz
inan ecel bile çok utanacak
kirli toprağını serperken üzerimize...
firuzem
14/08/2011