4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1227
Okunma
Baş kaldırır akşamlar yüce dağ başı gibi
Sinerim kuytulara kaçıp kurtulmak için
Dönmeyerek arkama bakarım şaşı gibi
Bir şey kalmaz boşlukta uzanıp almak için
Dökülür siyah saçı sarmalar dört yanımı
Uyumak ne zor şeydir karanlığın koynunda
Sonra bir şimşek çakar artırır yangınımı
Vebal nasıl taşınır bilemezsin boynunda
Emin yer değil toprak ayağın da üzülür
Öksüz bir feryat gibi savrulursun boşluğa
Bir şirin edasıyla düğmeleri çözülür
Ölüp ölüp dirilmek zan olur sarhoşluğa
Karanlığın gözleri senden daha kör çıkar
Vurulurken kelepçe, hem eline, diline
Gece soğuk bilinir, oysa nasılda yakar
Dağıtır dağlarını vurur ince teline
Karanlığın üstüne ekilirken toz-duman
Olur birer pencere gözlerin büyüyerek
Koluna girer sonra, yoldaşın olur aman
İstemeden gidersin ölüme yürüyerek
Senden daha fazladır açlığı karanlığın
Onca aydınlık içer doymayı bilmez asla
Dertlerin de uç alıp olurken büyük yığın
Çok denedim bir türlü kesilmiyor makasla
Hayrettin YAZICI