13
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1669
Okunma

Ey saki!
Hadi durma, doldur boşalttığım kadehleri
Vur dibine dibine.
Sen de vur yalnızlığa.
’Parçalansın kadehler, dökülsün meyler’...
Çınlasın kulaklarımda,
Hüsranla kanayan aşklarda, çığrından çıkan plâklar.
Ey sevdalım...
Ne olmuş, sana Kerem demişsem
Ne çıkar keşişin kızı Aslı olsam gözünde
Sen de İsfahan Şahının oğlu Ahmet Mirza...
Sarhoş olurken kadehlerde,
Aynı sevdayı çekmedik mi yüreklere?
Geç kaldın be, Allah’ın belası saki,
Şimdi ardına bakmadan terk etti Kerem...
Hadi doldur şu kadehi.
Ve şimdi çıldırırken evrenin çarkı feleği
Belki...
Belki de, fırlatır yüreğime Ahmet Mirza’yı
İsrafil’in suru eşliğinde, koparken kıyametler
Karışır küllerimiz...
Yalnız ikimize eser dehşet rüzgârlar
Ve üflenirken efsunlar,
Gelir, ciğeri beş para etmez vuslat.
Hasret biter
Uçuşur külden zerreler...
Eylül/2010 // NÜS