0
Yorum
0
Beğeni
3,7
Puan
770
Okunma
Koştular
Çok koştular
Fırtınanın yakasına yapışmak için
İçindeki hortumu öldürmek için
Artık yutmasın diye zalim duyguları
Koşarlarken arkalarında gözyaşlarından toz bulutu
Toprağın şahdamarı kökünden kesik
Öcü alınmamış ihanetler çorak
Kuşlar üşüyor çok üşüyor
Titriyor bulutlar çok titriyor
Onlar koşuyor aslında bir el yazmasının peşinden
Onlar koşuyor aslında ellerinde balta
Daha çok inanç var budanacak
Daha çok anahtar var rüyalarına uydurulacak
Koşuyorlar
Buğday tanesi gibi kızlar tepelerde
Som sarı kirpikleriyle gözlüyorlar geleceklerini
Karınca gibi adamlar yuvalarında, ağustos böceklerini diriltiyorlar
Koşuyorlar fırtınanın peşinden, göğüslerinde masmavi bir kasırga
Şakaklarında yağmur taneleri, buğuları yeni tomurcuklanmış
Açlıktan ağlayan ağaçlar yaprak bekliyor
Bir gül tanesi üzgün, dikeni bile kanatmaz kimseyi
Koşuyorlar
Gökyüzündeki sahte yıldızları savurmak için
Koşuyorlar kapkara dudak tarlalarının içinden
Coşkuları kan revan içinde
Geçiyorlar bataklık gibi hayallerden, diplerine bulaşıyor ölüm
Pörsümüş gecelerden kurulmuş barikatlar önlerinde
Yeşili çalınmış bir orman pusuda, yutmak için nefeslerini
Ama hep koşuyorlar yıldırmadan içindeki ışıklarını
Gökten yeni ölmüş insanlar yağıyor başlarına
Yeni emekleyen bir büyü birden canavarlaşıyor toprağın içinden
Ama koşuyorlar kendilerini çağıran kehanetlerinin peşinden
Bir fırtınanın içindeki hortumun kalbini hançerlemek için
Geçip gidiyorlar ruhlarındaki ateş geçidinden
Erimeden yazgıları daha
Küllenmeden yazgıları
Koşuyorlar
Kayboluyorlar bir bulut kümesinin içinde
Kayıp
Düş tozlarıyla yazılmış bir destan gibi ...
Oktay Coşar
5.0
67% (2)