müstehzi bir tebessüme kondurdum son eyvallahı
duymazdın ki; çapraz bağlarımın gıcırtılarını
öyle ya, tokluktan sayılsa da
yokluktandır bazı bon/körlükler
kimileri suya atar kimi martılara safralarını
aklım sıfırlandı işte susam halka
bir lahza bir ömür oluyor bu durumlarda
yerine bağlı gemilerde yolculuk gibi
sen gidiyorsun!
düş müydün yoksa düşürmüş müydüm
tam bilemiyorum
’gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş’
bu çekinceli tereddüdüm bence ezilmeden
sen ne diyorsun!



ölürsem içimde ukdedir ama
seni anlamakla çözmek arasındaki düğümün gizini
ya çok sevdin beni
ki; deşifresi gururunu ezerdi
ya nefretinden çok üzdüm seni
kıraat vurgunu ve yüksek perde sevmiştik belki de
kendimizi boğar derece bir perhizle
kendi lekelerimize bakmadan
birbirimizin kehanetini temizledik
gel buna da kimyanın kuantumu diyelim
oysa her ihtimalin kesiştiği yer b i z dik!..



anlam kaybı, asılsız yaftalar, irade dışı kıskanmalar
zihinden sıyrılıp aşk ininde uykulamalar
hepsi birer semboldü aslında
nasıl hatırlanır değil nasıl unutulurdu
o baş koyduğumuz bilmece!
yağmur damlaları bile birbirini tanımazken
kaypak umudun o hiç tükenmeyen alevi
sevda ateşi olmasa kaçıp kurtarmaz mıydın kendini!
hangi melek bilirdi ki; bunca günahın yerini
her gidişin tesadüflere basan, o dönüş adresini!
bir küs, bir dargın, bir lakayt, bir laçka
kendini kaybetmeyi nasıl açıklarsın ki; aşktan başka!..




demode unsurların bilinçaltı yaptırımı
alışkanlık dumuru ya da
ayrılıklar çekici ya şimdilerde
hani güz dönümü moda!
karanlık kirlenir oysa en çok aydınlıkta
izsiz noktalar mesela
hatırına sevmek bu kadar uzun olur muydu acaba
iki koca göz uğruna koca sekiz yıl mesela!
konuşsana...



susuzluktandır sanılır hani karanfilin boyun eğişi
suskunluktan büyük kuraklık var gibi!



al kendinden şimdi beni
kalsın filan deme
al götür tüm öykünür kalanlarını da
eşyanın tabiatıdır hani
gittiğin her yerde
hep geldiğin yer rüyalanır ya!




ToprağınSesi



.