6
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1698
Okunma
zengin aşk, acı doludizgin ve nisyana mail kibir
işte ...
ıssız gürültüler
maviye boyanan camlar
beyaza ağarmış çamlar...
yanardın buz gibi ellerimde
kafesi tutuşurken o mevsim
bir irkilir bir pusardım
kahve yetimi saçlarının kokusuna
öleyazardı aklım, diyemezdim
sen yanımda olsan da açtım
kudururdu gübre yemiş otlar gibi
başak başak akardım sana
geniş kelimelerin dar kulvarlarına alırdım seni
düşerdin aciz mısralarıma...
şiir olurdun;
kâh ayazı bozuk
kâh rüzgârını azıya almış
ama hiç eşiği atladığını hatırlamam
itiraf ederdi dizeler
bazılarını anlatmaya yetmezdi kelimeler
bazen oyun isterdi yürek
zaman içinde oynanırdı bu eğlence
ama sen zamandan münezzehtin
ve sen b/aşkaydın işte...
ama benim olmalıydın
içimdeki kuşlar da öyle söylerdi
truva rüyalarıma sızan periler de
gurbet uykularına yatar
muzaffer bir güneşle tepiklerdim sabahı
düşerdin aklıma
kahvaltı sonrası, yatmadan önce
matem rengi gözlerin
ve mütemadi gülen denizler
harekeli gülerdim kendime
şetteli ağlar...
sen başkaydın
sen benim mavi ülkem...
erişilmezliğinin katsayınca inat kusardım
tövbelerimin çoğu bu zamanda tükenmiştir
senkronu tükenene dek seveceğim üflerdi ciğerlerim
ahrazlığım altında ezilene dek siluetini ezberlerdi dilim...
istanbul girdi sonra araya
aldı seni benden
sakladı iki yakasının arasına...
asılsız ihrama düştü dizeler
muta paylı sevgililerim olmadı değil
yerini sevmeyen güller gibi
birer birer döküldüler...
ahraz bir aşk eskisiydim gayri
dolandı durdu mihrabını arayan sesim
ne Musul kaldı ne Selanik, seslenmedik...
sonra, hayli zaman ezdi üzerimi
yazarken ayrılıyordum senden
bitirinceye dek küs
sen başkaydın artık
ve muhtemel başkalarının bahçesine süs...
bense hastaydım
onulmaz bir haletin dar gömleğiyle
ve alışmalıydım artık
isimsiz tedavilerin ucu açık iğnelerine
ihtimal kırık kanatlı bir kalem tutacaktım
yaşayacaktım yine
sağı sakar, solu esrik
isyanı boca etmiş külleriyle
burcu tamire gelmez
başı boş bir mürid...
uçtu gitti işte zihnime ilikli mehir
kalıverdi tek başına tortusuyla
tersine akan nehir
oysa bakışın onarırdı her daim
bir damlan bile yeterdi
hiç bilemedin belki
hem derdimdin, hem tedavim
maviyi görmeden solan gül tomurcuğumdun
ve ben sana dünden taburcuydum!
ToprağınSesi
.
5.0
100% (8)