0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
320
Okunma

Çocuktum ufacıktım,
Top oynadım acıktım.
Dedem rahmetli
Pek severdi beni
Bir gün sordum dedem Mısıllıların Irza’ya...
"Neden hiç çiçek almıyorsun abama."
Diravun gibi dik duran, nasırlı avuçlarından kelebekler uçuran, insan gibi insan olan
dedem dediki, bana:
"Hiç baktın mı, koparılan dala...
Bilir misin nasıl acır çiçeklerdeki yara,
ben çiçek almıyorum amma; çiçekli yazmalar,
çiçekli fistanlar alıyorum Nevriye abana.
Aban zaten çiçek bahçesi bana,
çiçeklerin gözyaşını katamam sevdama..."
Verene köy okulu gibiydi dedem,
biraz Nevşehir taşı gibi sustuktan sonra, memleketimin hüzünlü şafakları gibi bakıp ve gözlerinin içinde newroz ateşi yakıp,
uçan kuşların kanadına şiir takıp,
Hitlervari bıyığının altından
dedi ki bana;
"Anlamı büyük,
Ulu dost VEDAT oğlumdan olma ilk torunum İzzet ; sakın unutma!
Sevmesini bilirsen, kadın aradığın her çiçeği bulacağın bahar bahçesidir sevdiği adama.
Sen sevginin gözyaşlarını sil,
Sanki yalan makinesi olmuş dil,
Şimdiki nesil ne çiçekleri sevmeyi biliyor,
ne de kadınları...
Seven, sevdiğinin nasıl olduğunu bakışlarından sezecek.
İnsan sevgiyle gezecek...
Ne çiçekleri , ne de kadınları ezecek,
erkeğin adımları..." İzzet
Niğde’ye 15-20 km. uzaklıkta bulunan, önceleri Diravun, Kergah ve
Kisasar denilen beldelere, 1935’te kent meclisinde alınan bir kararla
Diravun’la Kergah’a Bağçalı sonra Bahçeli; Kilisehisar’a, Kisasar’a da
Kemerhisar denmiştir.
5.0
100% (2)