5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1253
Okunma

Seni çok özlüyorum; hasret dikenli bir gül
Ben de dalında figân eden şeydâ bülbülüm
Ne olur aşk ne olur! Artık yüzüme bir gül
Şol gülşen-i cihânda, güle gedâ bülbülüm
Nazınla cefâ etme, gedâna zâlim dilâ!
Sonerʼin şu sinesi aşkınla dağ-ı nihân
Hasretinle etti de dil-i bülbül vâveylâ
Sabah akşam sesiyle inledi koca cihân
Aşkın yeter istemez cânım ne âb ne de nân
Şol leb-i şekkerine konsam misâl-i meges
Beni de bir ben bilse uzaktan bakan nâdân
Şehd-i laʽlinden bana, dişinle bir petek kes!
Şeb-i zülfün mâhıma, perdedâr oldu, derdâ!
Zulmet içinde koyma Sonerʼi zülf-ü leylâm
Sanmam sensiz sabaha, visâl edeyim, ferdâ!
Eğer gece ölürsem, söyleyin cânâna selâm
Soner ÇAĞATAY (19:41) 17 Temmuz 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
Şol gülşen-i cihânda: Şu dünya bahçesinde
Gedâ: Köle
Dilâ: Ey segili
Dağ-ı nihân: Gizli yanık yarası
Vâveylâ: Çığlık, eyvahlar olsun, yaygara
Leb-i şekker: Şeker dudaklı
Âb: Su, nân: ekmek
Nâdân: Cahil
Şehd-i laʽl:Dudağın balı
Ben: yüzdeki ben
Şeb-i zülfün: Zülgün gecesi, zülfün gölgesi / karanlığı. (Divan edebiyatında ise, siyah saçlı manasındadır)
Derdâ: Yazıııııııııııık!
Zulmet: Karanlık
Visâl: Kavuşmak
Ferdâ: Yarın
5.0
100% (7)