14
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1849
Okunma

Bak üstümüzdeki aya, nasılda eriyor
Ağzı karanlık dolu gecelerden
Hasretimizi çekiyor olmalı, baharlar
Ve keder taşıyan anlımızdaki her bir çizgi…
Dudaklarımızın kadehi
Acılarla silme dolu
Seni… Beni…
Şiirlerin ortasına bırakıveriyor
Her inleyişimizden!
Avazınca mısralar dökülür…
Söylenen her şarkıda biz oluyoruz sanki
Sanki bizden, acılarımızdan dem vurur gibi
Ninelerin anlattığı ninnilerden
Medet umarcasına,
Düş, hayaller; masallardı…
Eğretiyiz nasıl olsa bu dünyadan
Kuş bakışında
Uzaklarda
Kirlenmiş düşlerimizi siliyorum
Bir ev ödevinden sayarak
Kenarları kıvrılmış yüreğimden...
Şimdi gömdüm ölen kuşlarımı
Yaşlı ve bitkin bir Çınar altına!
…
Ne beyaz kış gecelerinden
Ne de beyaz kefenlerden uslandım
Bıkmadan uslanmadan
Diz boyu çamurlardan geçerek
Bir serçe ölümüne tanık olurken;
Kendimden saydım ve ne çok benzerdik
Her canlının ölümlerine!
Bir Yasemin’in gölgesinden geçerek
Akışkan güz mevsimlerine tutuldum
“Ne kadar hatırlara dönersen o kadar yakınız ölüme”
Yüreğini parçalayarak içinden
Mutluluğumu çıkarmak kolay mı sanırsın?
Sen durmadan kendini tekrarla
Beni bırak da yetim, öksüz kalayım
Özleminden tüm uçuk renkleri toplayıp
Gün yüzüne, gökyüzüne savurayım…
Dokununca kendini ateşe atan
Bir gece kelebeğiyim…
...
[email protected]
5.0
100% (21)