4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1313
Okunma
iklimsiz ölümler sabahına uyanır usatalar
vurur sazın tellerine
uçan kuşlar eşlik eder
barışın,
kardeşliğin,
eşitliğin türküsüne
önce cahilliğin yobazlığı akar caddelerden
havada kin, nefret kokusu
ölüm ateş topuyla ardından gelir bu şehre
büyükler hep karanlıkta ağlar
içimizden konuşan dağlarla büyürüz
belleğimizin sinsi madeninde konaklar
tarih kitaplarının kirli sayfaları
her yıl yeniden tazelenir insan utancımız
kendi göçüğü altında kalır vicdanlarımız
büyükler hep karanlıkta ağlar
ama hangi kaçış uğultusunu dindirebilir
içimizdeki kara karlı ormanın
ve hangimiz açıklayabiliriz
uç uç böceğini itinayla parmak ucunda uçuran bir çocuğa
insanın neden
neden
insan öldürdüğünü.