24
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
2097
Okunma

Soluğu kesilmiş rüzgârın boğuk nefesiyim
Kimse özümseyemez anlattıklarımı…
…..
Sancılı bir sonbahar
Muştulamış doğumumu
Güz güllerinin kokusu tenime
Eylül’ün sarısı lepiska saçlarıma karışmış
O yüzdendir
Hep ellerimin üşümesi
Başka renklere meyil vermeyişim
Kayıp bir kentin ezgisi gibidir hıçkırıklarım
Kopuk ve yavansı…
Zaman
Ömrümün son kırıntıları da toplamakta
Yaralı bir ceylansam…
Kaçmanın faydası yaşamanın tadı yok
Gelsin artık ecelim
Dönen pervaneyim
Kocaman bir boşluğun içinde
İki ileri bir geri hayat
Biteviye geçiriyor kanlı pençelerini
Kanayan nehirim, akıyorum yalnızlığıma…
Yontula yontula tükendi sabır taşı
Amansız yangınlardan kalan son kül
Sönen ruhum…
....
Ah!...
Kader yorgunu gönlüm
Biliyorum kırk boğum boğazım
Kaşıkçı kuşu gibi bir bir istifledin dertleri
Anlasana! kimselere geçmiyor sözüm
Tedavülden kalkmış paslı bir akçeyim…
Şimdi
Hangi yola vursam kendimi
Hangi dağa çarpsam nefesimi
Hangi dua’ya akıtsam gözpınarlarımı
Bilmiyorum…
Nafiledir çabalarım
Duyulmaz hiç avazım
Tanrı’nın ırağındayım, unuttuğu bir yerde
İnleyen davuldur çaresiz dilim…
ayşe uçar
26 / 06 /2011