0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1015
Okunma
anlattığım eve bir daha gittim, kiracı çıkmıştı, ev bomboş soğuk ve ruhsuzdu
Hep kapında bekledim
Hasretinle yandım
Ah camları parmaklıklı ev
O siyah kapının arkasında
Sanırdım ki bir küçük çocuk var
İçeri girince seslenecek
-Benim ismim Ahmet
Seninki ne?
Çocuk odasının önüne geçip
-İşte benim odam
Oyuncaklarının başında
-Ben ne kadar uğraştım onu yapmaya
Hep hayal ederdim ki
Birlikte ağaca çıkacağız
Dut yiyeceğiz
-Dut sever misin?
Ben çok severim
Ah saçları sarı yüzü çilli çocuk
Ne kadar özlüyorum seni bir bilsen
Eğer kalksam da birgün
Kapına geliversem
Beni içeri alır mısın?
Gezdirir misin o küçük evi bana
Oyuncaklarınla oynatır mısın?
Ya peki sorar mısın,
-Abi neden ağlıyorsun? diye
Gittim, o dünyanın en güzel kapısından
İçeri girdim de
Ne içeride o çocuğu buldum
Ne bahçede dut ağacını
Duvara karaladığı resimlere bile
’Badana’ yapmışlar
Sözü uzatmayayım
Anladım ki, ’Ev’ dediğin
Soğuk duvarlardan
Ruhsuz kapılardan başka bir şey değilmiş
Mayıs 2011