4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1875
Okunma

Durmadan mülteci hüzünler iner bu kente
Faili meçhul cinayetler,
Sokaklara taşan cinnetler,
Saklanır hisarlarında.
Esrik düşler savrulur
Bir sevmişin gönül penceresinden .
Yıldızlar infaz edilir topluca.
Katran sürülür göğe
Kuşuna dizilmiştir bu kentin çiçekleri
Haykırmasın diye mahzeninde
Susturduğu gerçekleri…
Haddini bilmez duvarlar yükselir ufuklarında
Yarasalar kanat çırpar göğünde.
Susar bu kentin mecnunları,
Demirlenir avuçlarıma kaçak gemiler.
Anılar yeşermez anlardan,
Zira bir avuç küldür elde kalan.
Ne Züleyha’nın kaderidir istenen
Ne Aslı gibi yârin küllerinden tutuşmaktır yeniden
Kaf dağı kaybetmiştir heybetini.
Masallar kahramansız kalır,
Bir sevdalının kendine ihanetinde.
Yaşamak nefes almaktan ibaret değil elbet,
İnançların ilmeği kaçar birden
Bir isyan sökün eder derinden derine
Bu ıssızlıkta kehanet midir beklenen şimdi
Mucize düşer mi acep payımıza
Ödemedik mi delice sevmelerin
Kılavuzluğunda çalıp da kaçtığımız gönüllerin
Tanımsız ,rakamsız diyetini
Kimseler bilmez bu demde Azrail’in niyetini.
Bir soğuk ürpertidir zaman
Demir damlalar birikir alnımızda.
Terk eder yatağını nehirler
Ağlarsın…
Islanır da denizlerin
Ruhu bile duymaz
Bu kenti böylesine harap edip
Seni de içine gömüp de gidenlerin.
Velhasıl bir aşk artığıdır bu kentin geceleri.
Kaldır alnını yerden
Kurtar bir düş yangınına kurban edeceğin
Aşk sızısı kelimeleri…
Kurtar bir gönül yangınından bu kenti.
Say ki acemi bir günahın kefaretidir
Kaleminden dökülen her hece,
Ve say ki
Hüzün nöbetindedir bu kente gece….
5.0
100% (2)