yara


turnalar adres sormaz
gölgeler gibi
kara dağların yüzüğü beyazdır hep
dibindeki tohumlar umut yeşili
yüzü yerden kalkmasa da
aşka yüzsüzlük yakışmaz
palyaço yağmuru dibini ıslatmaz!
sıvanırken hayati koku genize
sapağın solundadır hep nezle!




kabuk


iki dirhem bir direk boylu boyuna
kırılgan fayların kirpikleri boyadığı anlarda
aşk iki bilinmeyenli şarkı
siyah kuşak bir kavga
ulaşmayacağını bilse nehir denize
akıp gitmez mi tersine
hayalî kavuşmalar olmasa çekilirmi bunca genize!




acziyet



tekil gözlerde çoklu senfoni
yaşamak...
heves pazarında umut ticareti
her batında yeniden doğuş
daralıp sıkılmak dünyalık işi
ve faniyiz neticede
bırakıp gitmek, uykudan uyanmak
tanrı bağırdığımızda duymaz sadece!
ertesi yeni bir sabah!
yarın
tanrının insana bahşettiği büyük mucize!





şifa



bizi taşımayacak kadar zayıf değil
kalın düşlerle tepiklediğimiz
ve çekilmez s a n d ı ğ ı m ı z hayat, oysa
ezilip üşüyoruz sadece kul inceliğinde
evet misafiriz
ama çağrılmadan gidemeyiz şölene
bin kere öldüğümüz anların dönemecinde
aciz kulaklara yağar binlerce kulluk mucize
sabrın binlerce ödülü uçar göğün kanatlarında
bir bakarsın açıverir, eski tepelere yeni bir Kayra!..







ToprağınSesi