18
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1277
Okunma

Bir avuç mainin ortasında bir adam ağlıyor
Dudağında tipiye dönmüş ölümün çığlığı
Bakışlarında hüzzam makamı
Gözlerine asılmış ölümün sessizliği
Şakaklarında ince ince sızan kan
Ellerinde hüküm
Bir urgan yağlanıyor
Bir can devriliyor
Bir cellat ellerinde onlarca hayat
Bekliyor yeni gelecek misafirini
Gök karışıyor
Bütün gözler dönüşsüz kambur bir uykuda
Bir adam yavaş yavaş dönüyor yüzünü mezarına
Ölümüne çalıyor çanlar
Yanıyor fidanı kurumuş canlar
Kaybolmuş bedenini arıyor can çekişen ruh
İnleyen yüreklerde ölümüne bir sevgi için kırılıyor kalem
Bir el geziniyor saçlarda
Bir tutam gümüş tel kalır avuçlarda
Bir kadın dağılmış saçı başı
Lekelenmiş üstündeki libası
Yelelerinde ölüm saklı
Bir yüzü adama dönük
Bir yüzü içe
Kirli sarı yanağa konan ıslak bir öpücük
Bir kadın yudumluyor lebisin den
H/iç edilmiş bir gençliğin kalıntılarını
Feryatlar bekliyor kapının köşesinde
Havada asılı kalmış kan kokusu
Çığlıklar arasında nüksediyor eyvahlar
İğdiş edilmiş hayatın iç çekişleri
Ayakları yalın, elleri morarmış bir erkek çocuğu
Hayaline yel, örgülerine hüzün değmiş kara gözlü bir kız
Yüzünde çukura kaçmış gamze içinde bataklığa çeken ölümün soluğu
Çırpınır iki can, yapışık iki beden
İki dudak arasına kıvrılmış sinsi ölüm
Daralmış ışığın penceresi
Dilde şahadet kuytuluğu
Vazgeçilmiş her türlü varlıktan
Sırta değen soğuk musalla taşı
Ölümü yıkayan iki damla gözyaşı
Mermer taşlarda unutulacak bir isim
Ağır adımlarla yürünen toprak yol
Salaya karışan dualar
Dilde şahadet
Dönüşü olmayan bir yol ayrımı
Bir karanlığa düşer bundan sonrası
5.0
100% (14)