1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
984
Okunma
Hüzünlü bir akşamüzeri
Yorgun kalmışım düşlerimin arasında
Yüzleşmek isterken her şeyle
Halsizlik karabasan kesilmiş üzerime
Çöl ıssızlığında bulmuşum kendimi
Durgunluk suskunluk ikiz kardeş edasında
Ardı ardına söndü ışıklar
Karanlık yine hükümdarlığını ilan etti
Ölü kalmış yeryüzü can vermiş gökyüzü
Bir canlı ben olmuşum…
Buyur işte yine kendinle başbaşasın
Şimdi kendine hangi itirafta bulunacaksın
Yada nasıl kötüleyeceksin kendini…
Kaçmana fırsat yok yalnızlık pranga olmuş gönlüne
Mazinin karanlık çağına gitmek istemiyorum
Ve korkutuyor belirsiz bir gelecek
Bugün bana sunulan bir nimetmiş meğer
Ama ben bugün halsizim yorgunum
Bugünümü yarını olmayanlara armağan etsem…
Bende kalsa keyfi kaçacak
Hüzünlü bir akşamüzeri yine
Güneş enerjisini saklamış ertesi güne
Ve ben çelişkilerin imparatoru
Tahtımda kendi diktatörlüğümü yaşıyorum
Kendime söküyor diktatörlüğüm
Canım acısın diye bilinçaltımı kazıyorum
Küf kokan mazimi koz olarak kullanıyorum
Düşlerim solan yaprak olmuş…
Onları gönlümün sayfa araklarında sakladım
Hüzünlü bir akşamüzeri…
Tahtında şair kral karanlığı seyre dalmış
Veziri kağıtlarla koyu muhabbetlere dalıp gitmiş…
Güneşin doğuşunu merakla beklerken
Yorgun gözleri kapandı…
Ve saltanatı yine karanlığa tutsak oldu
Oğuz Ertürk 29 mayıs 11
5.0
100% (1)