24
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
2326
Okunma

gün düşer
gözlerimin şafağına
bir turna havalanır dağların yamacından
su uyur bulut küser gök çatlar
bugün ölebilirim...
akordu bozuk
telleri kırık ruhumun
ince bir sızıda yüreğimin eşkin adımları
karanlık odada mum ışığı, kendine yabancı gözlerim
titrek gölgelerden ürken
gönlüme hüznün gergefini işleyen serçe kuşları
en çok sizleri özleyeceğim / elbet
kuruyan dallardaki titrek hayalleriniz kalacak
çürümüş göz çukurlarımda...
ufalana ufalana parçalanırken varlığım
içimdeki kızıl akşamları söndürmekte yorgun bir karınca
üzgünüm / hüsn-ü kederim
geçtiğim bataklıklarda bu son pusuya yatışın
artık zülf- ü yâre dokunmaz perçemlerin
ey ! sevdasına yandığım
oy cilvesine kandığım hayat !
buraya kadarmış sol yanımın sızısı
bir zamanlar lotus çiçeği gibi saf, kutup yıldızı kadar parlaktı aşk
artık sönmüş küllerimden kıvılcım sıçratmak
hayal olur…
ensemde uçarı rüzgârın nefesi
deniz dalgası saçlarımın son vuruşu tenimin kıyılarına
heyhat ! bu son basamak
boşuna direnişi nasır dikeni adımlarımın
son kanayışı son akışı ateş çağlayanlarının
yanağıma süzülen…
şimdi
yasemen kokulu bir öpücük kondurmalı
sırtındaki onca yüke rağmen dimdik duran şarab-i dünyaya
tüm çiçek böcek kelebeklere...
hatta gökyüzündeki bulutlara gülümsemeli
son çığlık yükselmeli arşa
vurulurken beyaz boyunlu bir martı
kabarmalı öfkesinden mavilikler
su yürümeli toprak üzerimi örtmeli
ve
en sevdiğim ağaç
salkım söğüt “sen uğurlamalısın beni”...
son sefere…
ayşe uçar
23 /05 / 2011