4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1410
Okunma

Sus artık! Hicranın soğuk nefesi
Can deyip canımı aldığın yeter
Saray kisvesinde sunup kafesi
Benimle zamansız kaldığın yeter
Daha kaç kez ye’se olacaksın râm
Kaç kez kaçıracak huzurunu gam
Melâle tutsak mı geçecek eyyâm
Her acıdan lezzet bulduğun yeter
Övdükçe sükutu yükseldi nâle
Hüzne mi nikâhlı kaldı ihâle
Kuşattı ruhumu hüzzam bir hâle
Kırık mızrabınla çaldığın yeter
Yanmak kemâl imiş yan yüreğim yan
Dedikçe nirana dönüştü her yan
Ummana meyilli bir çeşm-i giryân
Tadından feyz alıp daldığın yeter
’Belâ’ dedim birkez bezm-i ervâha
İsyânımın rengi dönmez günaha
Boyadın günümü müzmin siyaha
Gözümden beyazı çaldığın yeter
Kime tutunayım nedir ki medar
Ayağımı yerden kesiyorken dâr
Sabra boyun eğmek nereye kadar
Beni dilsiz köle bildiğin yeter
Sarmalayıp gülü ömürsüz ışka
Basamak edersin ilâhi aşka
Yine kanar sanma bu defa başka
Ağyar ellerinde solduğun yeter
’Nusretimle buluş benim tek ensâr
Ben sana kâfiyim’ dese de O Yâr
Mana maskesiyle tasvir-i nigâr
Sahte sevdalara saldığın yeter
Bin yüzlü ihânet, aşka reddiye
Yaldızlı pakette gerçek hediye
Tebessüm ederek ’öldün sen’ diye
Secdesiz namazı kıldığın yeter
Amennâ uyarım O deyince ’kün’
Bir’in parçasıdır varlıkta yekün
Vuslatı fısıldar bilinen son gün
Ebede yolcusun ol’duğun yeter
2011