3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1184
Okunma
bir ağıt böler sesiszliğini kentin
hüzün çöker gözlerine elleri nasırlı anaların
gencecik fidanlar düşerken kan fışkıran toprağa
aşk sürgün eder kendini mayınlı yollara
çığlıklar fırlıyor yüreklerden,
üşüyor kelimeler susuveriyorlar mısralarımda
gül kokmuyor artık yüzümüm doğusu
barbarlar sızarken umutalrına aşkın
ve biz şehla bir isyan oluveriyoruz
haritanın tam da yırtılan yerinde
acının duvarını aşmıyor sesler
karanlığın koynunda kaybolup gidiveriyorlar
kanla yıkanıyor kentin sokakları
kırmızı diyorlar rengine hayatın
anılar birikiyor ve bügun ne kadar da benziyor dünlere
hiçlik düşüyor payımıza susarken soluğumuz
meramını anlatamayan bir kekeme oluyorum
bir can daha düşereken derinliklerine toprağın
ve bölüyor karanlığı ışık bakışlı fidanların gözleri
hangi suya baksam yarım kalan gülüşleri
hangi yüreğe dokunsam acıları
sus diyorlar ağlak gözlere
bir ses diye haykırıyorlar
bir ses verin sesizliğe
bir son derler dünya denen alemin her yerindeki ölümlere
ve yırtılan haritanın
gül kokusunun unutulduğu yerinde....
5.0
100% (4)