18
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
3327
Okunma

Sabahın sağır sessizliğinde uyruğu değişmeyen acılarım
ve elleri arkadan bağlı şair çaresizliğim olmasaydı keşke!
Keşke, yaşam böylesine ağır ve irkiltici olmasaydı
keşke, insan kanından beslenenler olmasaydı.
’Keşke, insanın yaşam hakkı daha doğmadan gasp edilmemiş olsaydı..’
I
Şimdi, dönüp upuzun yıllara b/akıyorum;
gecenin, sabaha uçkur çözdüğü saatlerde
uzak bir taşra kentinde yürüyorum,
iflah olmaz yaraların yörüngesinde...
Zamanın belleğinde kurtlanmış anılarım
masum bekleyişlerde...
Kimileri uzaklarda, yaslı susuşlarda
bıçaklanmış uykularda
ve hep aynı şarkılarda...
yaralarım çocuklarda,
çocuklarsa büyümekteler
silahların saçağında
yaşamaktan yorulmuşcasına!
II
Hayatın ana rahminde yeniden yaşamaya durdum
feodalizmin boğucu karanlığında;
mahçup sevdaların hicranıyla
düşlerimi yaslarım deli rüzgarlara
bozgunların sultasında...
Ve ben hep gecikmiş çığlıklarda
bağırırım bağırırım, aldırmaz Palandöken!
III
Hangi savaşlar ne adınadır:
Ne adınadır
yıkımlar
talanlar
yağmalar...
/ Siz mi yarattınız ki dünyayı
kimseyle paylaşmazsınız! /
IV
Harcadın hayatını
kulaklarında martıların çığlığı
vurdular sevincini
yaralarına leş kargaları üşüştü
şair yenildi
söz düştü!
artık sığdıramazsın kendini hiçbir an’a
al beni sar yarana...
Al beni sar yarana...
Birdal Erdoğmuş -
NOT:
Kız çocuklarını okula gönderin:
Gönderin ki onların hayatlarını, yarınlarını gasp edenlerden olmayasınız.
Gönderin ki yıllar sonra sizi koruyup, kollayan, muhafaza eden birileriniz olsun.
Göndermezseniz, ne sizin masumiyetiniz, ne de onların masumiyeti sizi kurtarmaya yetmeyecek!
5.0
100% (15)