2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1327
Okunma
Gözlerinin, değdiği yeri düzenleyen
Bir çekimi var.
Mutlak bir umutla beklenen,
Dokunmanın ardında ivme kazana kokun.
Kitaplarca kalabalık insanlarca yalnız
Ve bir duvar karanlığında
Soluğun kesildiğinde ruhum.
Ne denizde su ne gökte yıldız.
Ölmek diyebilirim sonra
Her nefsin tattığı şeyden bahseder gibi
Korkmadan ve düşünmeden
Sadece ölmek, diyebilirim aslında.
Oysa ölmek, yarının işidir.
Gerek kalmaz bu yüzden her şeye odaklanmaya.
Misal, sorsak şimdi Serkan’a
-gerek var mı diye-
Yok diyecektir aslında, bir o kadar içten.
Ne diyordum sonra, “Carpa Diem!”
Yürüyebilirdik de aynı sokakta,
Birkaç günü ömrümüze hibe edebilirdik
Unuta da bilirdik çağın gereğince,
Kavramları boşaltabilir,
Hatta bütün sırlara erişebilirdik.
Bilinmeseydi biz kimdik, ne içindik,
Erişebilirdik varılamayan onca güzelliğe.
Sonra, yarın ve bu günün farkında
Ya dönmeliyim diyorsun,
Susup / ya da ölmelisin.
Oysa hiç fark etmedik,
Hala aynı göğün altında yürüyorsun.
Sesinde ne olur insanın,
Ne olursa sesinde olur belki.
Belki bir çılgınlık,
Haylaz ve yeni yetme bir sancı
Bir bebeğin ilk hayat çırpınışı gibi nefesinde olur.
A. Selim AKOL
5.0
100% (4)