3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
775
Okunma
I
Kafir uşağı, gölümden düştüm sarnıçlarına
Orası bir kokulu, bir kokuluydu ki
Altında tortu, berisinde börtü böcek
Üstünde kalın bir çamur tabakası
Bir de nilüfer ile geniş yaprakları
Kafir uşağı, gölümden düştüm sarnıçlarına
Bu saatlerde karanlık sularda kefallerin
Ardına takılıp eğleşir ve yüzeyde uyurdum
Çamur ağızlı bataklıkta, benim ince çığlığım...
II
Kafir uşağı, gölümden düştüm sarnıçlarına
Ay doğar, uzakta kent ışıkları parıldar
Ben yalnız ayakta, ben ufuksuz, sarnıçlarında
Anla ben su samuru, göllerin şebekesi elimde...
III
Kafir uşağı, gölümden düştüm sarnıçlarına
Sen uzarsan dere boyu, yollar uzar
Gurbet yaklaşır, koynuma sokulur eğleşirim
Belki kendimi “ZooGarden”de bulurum
Mahkum bir sabah vakti
O an ehil gücüne artar güvencin
Samurun belinde ceviz kırma fırsatı
Kafir uşağı, oynatmaktan hınzır hazlar aldığın
Uçarı zevklerini doyurduğunu bilirim
Ürküp kaçarım, o sırnaşık nefesinden...
IV
Biçare; engellere takılmış
Sarnıçlarına düşmüşüm
Her gece karanlıkta
Karanlık sulardan çıkartıp ta başımı
Surlarına bakıyorum
Kurlarınla çağırdığın
Ay ışığında göktaşı yüzünü arıyorum
O aşifte bakışların özlemimde
Arıyorum sular ülkesinden bir havari
Sen havari bilmiyorsun, ben avare başımla
Sarnıçtan uzanıp, seni süzüyorum
Müptelası olmuşum o delişmen ruhunun
Sense bataklıktan samurunu
Bakıyor bakıyor göremiyorsun...