14
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2483
Okunma

Çok karakışlar gördüm çokkk.!
Ruhsuz bir beden taşıdım bilmem kaç asır
Ben mi idim
Ortalıkta gezinen canlı diye
Yoksa yaşayan bir mevta mıydı bilmem ki.
Say ki kimliksizdim
Hane, cilt, sahifesi kayıptı.
Bir adresi vardı belli belirsiz…
Eylülde hazan devşirirken gönlüm
Ömürden kaç mevsim geçti kendimi bilmeden.
Dört mevsim üşünür mü demeyin sakın
Kutuplar da buz dağında idim ben.
Güneşin yakıcı sıcağına hasretti bedenim
Ve ben iliklerime dek susuzdum çöl kavuruculuğuna, yakıcı bir bedenin.
Çok kara kışlar gördüm çokk.!!!
Çok kara kışlar gördüm;
Kendi nefesimle ısıtmaya çalıştığım yatağıma
Kafamı gömdüm, sessiz çığlıklarımla yastığımı ıslattım yağmur taneleriyle
Islanan yastığımı ters çevirdim çok zaman.
Kim demiş erkekler ağlamaz diye
Kim demiş.!!!
Kim sol yanına akıtmış isyanlarının zehrini ve akan zehri bade diye içmiş...
Çok karakışlar gördüm be gülümmm.!
Çok kara kışlar gördüm.
Şimdi bir gül’ün Nazende sıcağında yanıyor ömrüm
Buz tutmuş yüreğimde bir sevda yeşerttim ömrün son deminde
Sende veda ettim karakışlara bir ateş düştü yüreğime
Ve bir kimlik çıkarttım kendime
Hane no su: SEN
Cilt no: BEN
Sahife: DUDAKLARINI UCUNDA…!!!!!
Şiirime yorumu ile değer katan sevgili kardeşim Türkan ÇAĞLAYAN’a teşekkürler.!!!
İbrahim ALTIKULAÇ
Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ ♥♥♥♥♥SENİN UĞRUNA♥♥♥♥♥ Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ
5.0
100% (13)